Pokerde bilişsel değişimler (Bölüm II)

Pokerde bilişsel değişimler (Bölüm II)

Bahsetmeye değer bir diğer bilişsel değişim de yetersizliktir. Bu değişim iki şeyi ifade eder: çok büyük veya çok küçük sayıları sezgilerimizle işleyemememiz ve olasılıkları doğru hesaplayamamamız. Pokerde bu tür hatalar temel olabilir. Yetersizlik önyargısından nasıl etkilendiğimizin en sorunlu örneği sömürüdür.

İnsanlar büyük potları abartma eğilimindedir. Ayrıca büyük potları kazandıklarında ya da kaybettiklerinde, bunun rakiplerini nasıl sömürdüklerini belirlediğini varsayma eğilimindedirler. Büyük potlardaki dalgalanmalar aslında bize pek bir şey anlatmaz. En iyi oyuncular, büyük kenarların genellikle çok sayıda küçük ve orta ölçekli potlardan oluştuğunu bilirler, bu da genellikle daha uzun bir süre boyunca büyük potlardan daha fazla anlamına gelir. Küçük ve orta ölçekli potlardaki üstünlükleriniz daha yavaş bir şekilde bir araya gelir ve zihin doğal olarak bunu sezmek için tasarlanmamıştır.

Zihin aynı zamanda düşük getirili durumlarda riskleri ve ödülleri hesaplama konusunda da çok kötüdür. Örneğin, nehirde 3/5'lik bir pot için blöf yaptığınız ve rakibinizin nehirde blöfünüzü 60% kez fark ettiği bir durumda, zihniniz bunun kötü bir hamle olduğunu düşünmenize neden olacaktır. Çünkü denemelerinizin yarısından fazlasını kaybedersiniz, bu da blöflerin yarısından fazlasında zihninizin olumsuz bir deneyim yaşadığı anlamına gelir. İşler bu şekilde yürüdüğünden, zihin bu olumsuz deneyimleri ayırma konusunda çok yetenekli değildir, bu nedenle oranlar veya yakalamaya çalıştığınız EV marjı ne olursa olsun kendinizi daha iyi veya daha kötü hissetmezsiniz. Sadece zihin bu tür sayılarla başa çıkacak donanıma sahip değil, ama pokerin bizden istediği de bu.

Gerçek şu ki, 3/5 pot bahsi yapmak için 37,5% pas geçme eşitliğine ihtiyacınız vardır, yani rakibiniz 40% pas geçerse EV'nizi kaybedersiniz. Düzenli olarak düşük getirili EV kararları alabilmek için, sezgisel bilinçaltınızı bilinçli bir oran ve olasılık anlayışıyla daha özdeşleşecek şekilde eğitmeniz gerekir. Kendinizi düşük getirili EV kararlarının verildiği ve kaybetme olasılığınızın daha yüksek olduğu durumlara daha sık sokarsanız, bilinçaltınız sonunda işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya başlayacaktır. Pokerdeki ana engellerden biri de budur - mücadele sezgi veya korkuyla değil, olasılıklar ve EV ile yönlendirilir.

Bununla bağlantılı bir başka değişim de kaybetme korkusundaki değişimdir. Basitçe ifade etmek gerekirse, bu değişim insanların kaçındıkları yenilgileri abartmalarına ve yeni yenilgileri küçümsemelerine neden olur. Pokerde bilişsel değişimler (Bölüm II)1jpgKazançlar. İnsanları irrasyonel risk alıcıları olmaya zorlar.

Örneğin, 300bb'lık bir pottasınız ve nehirde blöf yapmak için 200bb'ınız daha var. Rakibinizin 50% kez pas geçtiğini düşünüyorsunuz, bu durumda ne yapacağınızı düşünüyorsunuz? Böyle bir sonuçla bile çoğu insanın geri çekildiği ortaya çıkıyor çünkü zihinleri onları ellerindeki parayı tutmaya yönlendiriyor. Sahip olduğunuz 200bb, masanın ortasındaki 300bb'den çok daha değerli görünüyor. Ya da başka bir deyişle, 200bb kaybetmek 300bb kazanmaktan daha fazla acı verir.

Gerçekte, matematiksel olarak konuşmak gerekirse, her bir dolar bir başka dolara eşit olmalıdır. Kazanılan bir dolar ne kadar tatmin ediciyse kaybedilen bir dolar da o kadar acı verici olmalıdır.

Güçlü duygular bu geçişin üstesinden gelmeyi zorlaştırır. Bunu aşmak için rasyonel zihinsel süreçlerinizi bilinçaltınızı etkilemeye zorlamanız gerekir. Kendinize şunu söyleyebilmelisiniz: "Önemli değil, sadece iki buy-ins kaybettim çünkü üç buy-ins için iyi bir şansım vardı ve bu çok +EV idi" ve bu makul açıklamayı kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Bu şekilde zihninize kaybetmeyi doğal olarak kabul etmeyi öğreteceksiniz.

Poker oynamak için en iyi yer neresidir?